Türk Sinemasına Damga Vuran 5 Kadın Yönetmen

Özellikle son yıllarda ilk uzun metrajlı filmlerini çekmiş ve ulusal, uluslararası arenada büyük başarılar elde etmiş birçok genç kadın yönetmen sayesinde sinemamız gelişmeye devam ediyor.

 

  1. Yeşim Ustaoğlu

 

Yeşim Ustaoğlu, 1994 yapımı İz filmiyle sinema dünyasına adım attı. Bu film, İstanbul, Köln ve Nürnberg film festivallerinde en iyi film ödülleri aldı. 1999’da Güneşe Yolculuk filmini çekti. Güneşe Yolculuk, Berlin Film Festivali’nde En İyi Avrupa Filmi – Mavi Melek ve Heinrick Böll Barış Ödülleri’ni kazandı. Ayrıca İstanbul Film Festivali ve Ankara Film Festivali gibi ulusal ve uluslararası festivallerde çok sayıda ödül aldı. 2003’te uzun metrajlı film ve belgesel yapımları gerçekleştirmek ve uluslararası projelere line prodüksiyon hizmeti sunmak amacıyla Ustaoğlu Film’i kurdu. 2006’da Selanik Film Festivali’nde “Crossroad – En İyi Proje Ödülü”nü alan Pandora’nın Kutusu adlı filmi 2008’de tamamladı. Film, San Sebastián Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film “Altın İstiridye” ve En İyi Kadın Oyuncu “Gümüş İstiridye” ödüllerini kazandı. Ayrıca birçok uluslararası festivalde ödüller aldı ve çeşitli ülkelerde vizyona girdi. Ustaoğlu, Güneşe Yolculuk, Pandora’nın Kutusu ve Tereddüt gibi yapıtlarla toplumsal yaralara dokundu

 

  1. Pelin Esmer

 

Esmer, yönetmenlik kariyerine belgesel sinema ile adım attı. İlk filmi olan Koleksiyoncu (2002), yapımcılığını, yönetmenliğini ve kameramanlığını üstlendiği 46 dakikalık bir belgeseldi. Filmde, her şeyin koleksiyonunu yapan amcası Mithat Esmer’in yaşamını kayıt altına aldı. Bu kişisel belgesel, yedi yıl sonra aynı karakterin hikâyesinin kurmaca bir yapıya dönüşmesiyle 11'e 10 kala (2009) filmine evrildi. 2007 yılında Cannes Film Festivali’nin Cinefondation programına davet edilen Esmer, filmin senaryosunu burada yazdı. 11'e 10 kala, uluslararası prömiyerini San Sebastián Uluslararası Film Festivali'nde yaptı ve uluslararası alanda birçok ödül kazandı.

Belgesel kökenli bir yönetmen olan Pelin Esmer, 11’e 10 Kala, Gözetleme Kulesi ve İşe Yarar Bir Şey ile sinema dilini güçlendirdi. Karakter odaklı hikâyeleri ve şiirsel sinema anlayışıyla tanınıyor.

 

  1. Belmin Söylemez

 

Şimdiki Zaman ve Ayna Ayna ile modern Türkiye’de kadın olmanın zorluklarını anlatan Söylemez, sade ama etkileyici anlatımıyla dikkat çekiyor. Özgün yönetmenlerden biri olan Belmin Söylemez, yalın dili ve derinlikli karakter analizleriyle sinema dünyasında kendine özel bir yer edindi. Uluslararası festivallerde gösterilen Şimdiki Zaman (2012) filmi Amerika hayali kuran genç bir kadının hayatını merkeze alırken, modern Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gerçeklerine ayna tuttu. Yönetmenin son uzun metrajı Ayna Ayna (2022) ise tiyatro dünyasında yer edinmeye çalışan bir grup kadının hikâyesini sahne arkasından anlatıyor.

Söylemez, filmlerinde büyük dramatik çatışmalar yerine, küçük ama çarpıcı anlara odaklanıyor. Karakterlerinin sessizlikleri, bakışları ve gündelik hayatın detayları, izleyicide derin bir etki bırakıyor.

 

  1. Handan İpekçi

 

Türk sinemasının toplumsal duyarlılığı en yüksek yönetmenlerinden biri olan Handan İpekçi, kariyeri boyunca barış, insan hakları ve çocukların dünyasını odağına alan filmler üretti. Hem ulusal hem uluslararası festivallerde ses getiren yapıtlarıyla, sinemanın yalnızca bir eğlence aracı değil, aynı zamanda toplumsal hafızayı canlı tutan güçlü bir araç olduğunu kanıtladı. 2001 yılında gösterime giren Büyük Adam Küçük Aşk, bir Kürt kızı ile emekli bir yargıcın dostluk hikâyesi üzerinden toplumsal önyargıları sorguladı. Film, Türkiye’de olduğu kadar yurtdışında da ses getirdi; Montreal, Tokyo ve İstanbul Film Festivali gibi birçok önemli etkinlikten ödüllerle döndü.

İpekçi, Çınar Ağacı (2011) filminde ise bir ailenin kuşaklar arası bağlarını, sevgi ve aidiyet kavramlarını işledi. Sıcak anlatımı ve samimi karakterleriyle geniş bir izleyici kitlesine ulaştı.

 

  1. Deniz Gamze Ergüven

 

İlk uzun metrajı Mustang ile Cannes, BAFTA ve Altın Küre adaylıkları alarak uluslararası sinema sahnesine güçlü bir giriş yapan Deniz Gamze Ergüven, kadın karakterler ve onların mücadelerine dair hikâyelerle anılacağının sinyallerini vermişti. Cannes’ın Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde kazandığı Europa Cinemas Label ödülüyle uluslararası vitrine yerleşen ve Fransa adına Oscar adayı da olan Mustang’in ardından, başrolünde Halle Berry’i izlediğimiz Kings ile Hollywood’a adım attı. Amerikan televizyonunun en iddialı yapımlarından The Handmaid’s Tale’in iki bölümünü yönetti ve görsel diliyle dizinin karanlık atmosferine kendi imzasını ekledi. Ergüven’in yeni projeleri de merakla beklediklerimiz arasında.

Kadın yönetmenlerin sayısı ve etkisi her geçen yıl artarken, bu isimler Türk sinemasının geleceğine yön verecek yeni kuşak kadın sinemacılara da ilham oluyor.

 

İlgili Haber

the bank otel 2

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!